Sosyal medyadan tanışıp evlendi, hayatı kabusa döndü! 62 yaşındaki adam hurda arabasında yaşıyor

Döşemealtı ilçesi Çıplaklı Mahallesi’nde yaşayan Necdet Tilif, konutuna yakın bir pozisyonda 4 aydır arabasının içinde hayatını devam ettiriyor.

Hakkında uzaklaştırma kararı olduğu için meskene yaklaşamayan ve arabasının içine yerleştirdiği battaniye ve yastıklarla soğuk kış günlerinde hayatta kalmaya çalışan Tilif, komşularının yardımlarıyla besin ve yakacak muhtaçlığını karşılıyor.

Ancak 6 gün evvel geçirdiği trafik kazası nedeniyle arabası da kullanılamaz hale geldi.

Bu durum, Tilif’in ek iş yaparak geçimini sağlama bahtını da elinden aldı.

Necdet Tilif, 4 yıl evvel toplumsal medya üzerinden tanıştığı Z.T. ile evlenmesinin akabinde hayatının kabusa döndüğünü sav etti.

Tilif, evliliklerinin 10. gününde eşinin meskenin tapusunu istediğinde başlayan tartışmaların, eşi Z.T.’nin Ankara’da aldığı bir darp raporu nedeniyle 3 ay mahpus cezası almasına kadar uzadığını ileri sürdü.

Sicili pak olduğu için cezasının ötelendiğini belirten Tilif, evliliklerinin birinci gününde yaşadığı olayı şu formda aktardı:

“Eşimle, Facebook’tan tanışarak evlenmiştim. Dört yıldır evliyiz. Evliliğin 10. günde konutun satışını kendisine vermemi istedi. Tartıştık, daha evvel bu türlü bir bahis gündemimizde yoktu. Kelamlı tartıştık, ben yattım. Uçakla Ankara’ya gidiyor. Orada mizansen yapıyor, darp izleri yapıyor kendine. Darp raporu alarak şikayetçi oluyor, 3 ay taammüden yaralamadan ceza aldırdı bana. Sicilim pak olduğu için cezam ötelendi. Oradan da hiç kimse sormuyor ki olay nerede oldu? Ankara’da ne işi var? Darp raporu alıyorsun. Şiddetin her türlüsüne karşıyım, hümanist, duygusal bir beşerim. Fakat 4 yıldır eşim hayatımı zehir etti.”

Evlilik sürecinde borçları nedeniyle Bahçeyaka Mahallesi’ndeki meskenini satan Tilif, Çıplaklı Mahallesi’nde 1+1 bir daire aldı. Tilif, eşinin ısrarı üzerine bu konutu Z.T.’nin üzerine geçirdi. Lakin Tilif, eşinin kendisini aldattığını tez ederek 10 Ağustos 2024’te yaşanan bir tartışmanın akabinde konuttan uzaklaştırma kararıyla sokakta yaşamaya zorlandığını öne sürdü.

Tilif, yaşadıklarını şu sözlerle tabir etti:

“Bahçeyaka’daki meskenimi borçlarım nedeniyle satıp, TOKİ meskenlerinden 1+1 daire aldım. ‘Tapuyu bana yap, tapuyu bana yap’ diye tutturdu. Ben de ortak mülkiyet, yani müşterek tapu yaptım. Dedim ki bu müşterek tapuda taraflardan birinin onayı olmadan asla satılamaz. Bu da onu tatmin etmedi. Bir ay sonra tekrar meskenden kaçtı. “Evin tamamını vermezsen gelmem” dedi. Yaş kemale ermiş, yuvayı kurtarabilir miyim diye meskenin tamamını verdim. Ödül olarak da kendi cep telefonunun fotoğraflar kısmının çöp kutusundan iki yıldır beni aldattığı adamı yakaladım. Adamla çok samimi fotoğraflarını yakaladım. 10 Ağustos 2024 tarihinden itibaren sokaklardayım. Beni koruyacak bir yasa yok mu bu ülkede?”

Necdet Tilif, yaşadığı dramın yalnızca uzaklaştırma kararlarıyla sonlu olmadığını belirterek, 2 yıl evvel eşinin üzerine devrettiği meskeninin tapusunu, Z.T.’nin de yaklaşık bir ay evvel kızının üzerine devrettiğini öne sürdü. Tilif, bu periyot sürecinin akabinde artık hiçbir yasal hakkının kalmadığını düşünerek, adalet arayışında daha da yalnızlaştığını söz etti. Tüzel süreçleri takip edecek maddi gücü olmadığını belirten Tilif, avukat tutacak imkanı bulunmadığı için çaresizlik içinde başvurabileceği yolları araştırıyor.

Necdet Tilif, eşinin KADES uygulamasını kullanarak aylardır uzaklaştırma kararı aldırdığını öne sürerek, eşinin cilt hassasiyetini suistimal ederek darp raporu aldığını argüman etti.

Necdet Tilif’in yaşadığı türel zorluklar sadece uzaklaştırma kararlarıyla sonlu kalmadı. Üç gün evvel, eşi Z.T.’nin kendisi hakkında yeni bir savda bulunarak Cumhuriyet Savcılığı’na şikayette bulunduğunu belirten Tilif, bu durumun yaşadığı çaresizliği daha da derinleştirdiğini anlattı.

İddiaya nazaran, Z.T., Tilif’in, eşinin öbür bir erkekle çekilmiş samimi fotoğraflarını kırtasiyede çoğaltıp art yüzlerine ahlak dışı tabirler yazarak mahallede çeşitli yerlere yapıştırdığını ve komşuların kapılarına astığını öne sürdü. Bu suçlamayla karşı karşıya kalan Tilif, Cumhuriyet Savcılığı’na giderek savunmasını yaptı.

Tilif, fotoğrafların gerisindeki yazıların kendi el yazısı olup olmadığının tespiti için isimli kriminal inceleme talebinde bulundu. Tilif, “Üç gün evvel şöyle bir olay oldu. Beni Cumhuriyet Savcılığı’na direkt gidip şikayet etmiş. O beni aldattığı şahısla çok samimi fotoğraflarını kırtasiyeden çoğaltıyor, gerisine da terbiyeme yakışmayacak, ahlak dışı sözler yazıyor, mahallede yerlere seriyor. Komşuların kapısına yapıştırıyor. Benim yaptığım sav ediyor. Cumhuriyet Savcılığı’na gittim. O fotoğrafların ardındaki yazıların isimli kriminal olarak incelenmesini ve kimin el yazısı olduğunun çıkarılmasını istedim” halinde konuştu.

6 gün evvel geçirdiği trafik kazası ise Necdet Tilif’in hayatını daha da zorlaştırdı. Kazadan evvel, geceleri aracının direksiyonuna geçip alüminyum kutu toplayarak ve ikinci el giysiler satarak geçimini sağlayan Tilif, kaza sonucu aracının direksiyon ve ön aksı önemli halde hasar gördüğünü, aracın kullanılamaz hale gelmesiyle birlikte bu gelir kapısının da kapandığını aktardı. Tilif, “Bu otomobille geceleri çöpleri dolaşıyor, kutu topluyor, giysi satıyordum. Günde 200-300 lira kazanıyordum. Artık otomobilim yok, işim yok” diyerek yaşadığı ekonomik çöküşü anlattı.

Eşi Z.T.’ye de seslenen Necdet Tilif, “Eşimi Allah bildiği üzere yapsın. İnsan, bir kabahat işler maddelerden kaçar. Kimse görmez toplumdan kaçar ancak kendi vicdanından kaçamaz. Beni Ağustos’tan beri süründürdüğü için onu Allah’a havale ediyorum. Vicdanının olduğunu da sanmıyorum” dedi.

Tilif’in yaşadığı dram, komşularının da yüreğini sızlattı. Selahattin Aksu isimli komşusu, “Hocamı bir hafta on gündür tanıyorum. Otomobiline dikkat ettik. Sonra yardım etmeye başladık. Art binada oturuyorum. Binamızdaki komşularımızın tamamı amcaya yardım ediyor. Çayında, yemeğinde, şekerinde, battaniyesinde daima yardım ettik. Elimizden geldiği kadar yardım edeceğiz. Buradan da kurtulmasını istiyoruz. Havalar çok soğuk. Kendi uğraşımızla burada akşam saatlerinde teneke yakıyoruz. Ben üstten görüyorum. Çok üşüyor. Ben de geliyorum, onunla birlikte oturuyorum. Ben de ısınıyorum. Onunla birlikte birebir şeyi çekeyim diyorum. Ateş yakıyoruz burada, oturuyoruz. Bir ziyanı yok kimseye. Bir an önce de buradan kurtulmasını isteriz” formunda konuştu.

İddiaların muhatabı Z.T. ise bahis hakkında konuşmak istemediğini söyledi.