NASA açıkladı: Vesta’nın gizemli çukurları nasıl oluştu?
Güneş sistemimizin en büyük asteroitlerinden biri olan Vesta’daki gizemli cukurlar, meteor çarpmalarının tetiklediği ani tuzlu su akışlarının sonucunda oluşmuş olabilir.
NASA’nın Dawn misyonu ve yeni yapılan laboratuvar deneyleri, bu teoriyi güçlendiren değerli bulgular ortaya koydu.
Vesta, yüzeyi derin oluklarla dolu olan dev bir asteroit ve yıllarca bilim insanları, bu çukurların meteor çarpmaları ya da sıcaklık değişimlerinden kaynaklanan kuru enkaz akışlarıyla oluştuğunu düşünüyordu.
Ancak NASA’nın son araştırmalarına nazaran, Vesta’daki bu derin kanalların, meteor çarpmaları sonucu yer yüzeyine çıkan tuzlu suyun akışlarıyla şekillenmiş olmasının daha muhtemel olduğunu ortaya koydu.
Vesta’nın yüzeyindeki olukların oluşumuna dair yapılan deneylerde, sodyum klorürle (sofra tuzu) stabilize edilmiş tuzlu suyun, uzayın vakum şartlarında dahi uzun müddet akışkan kalabileceği keşfedildi.
Araştırmacılar, saf suyun çabucak donmasına rağmen tuzlu suyun en az bir saat boyunca sıvı kalabildiğini belirlediler.
Bu, tuzlu su akışlarının Vesta üzere havasız ortamlarda bile muhakkak bir mühlet boyunca oluşabileceğini ve yüzeyde kalıcı izler bırakabileceğini gösteriyor.
NASA’nın Jet Propulsion Laboratuvarı’nda yapılan deneylerde, Vesta’nın yüzeyindeki şartları simüle etmek için özel bir test odası kullanıldı.
Bu odada, düşük hava basıncı altında sıvıların ne kadar müddet sıvı kalabileceği test edildi.
Deneyler, tuzlu suyun yüzeydeki donmuş katmanlar tarafından korunarak daha uzun mühlet akışkan kalabildiğini ortaya koydu.
NASA’nın Dawn uzay aracı, 2007 yılında fırlatılmasından sonra 14 ay boyunca Vesta’nın yörüngesinde misyon yaptı ve kıymetli bulgular elde etti. Araştırmalar, Vesta’daki tuzlu su akışlarının, Ceres üzere diğer bir gök cisminin yüzeyinde de misal süreçlerin yaşandığını düşündürtmektedir. Ceres, yüzey altındaki tuzlu su rezervuarlarına sahip ve bu suyun vakit zaman yüzeye çıktığı düşünülüyor.
Bilim insanları bu yeni bulguların sadece Vesta’nın yüzeyindeki oluşumları anlaya değil, birebir vakitte öbür havasız dünyalarda da sıvıların nasıl var olabileceğine dair kıymetli ipuçları sunduğunu belirtti.
